İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu, “Şişli Habitat Yeni Jenerasyon Ömür Merkezi” açılışında konuştu.
İmamoğlu konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taklidini yaparak ‘Nereden nereye’ kelamına gönderme yaptı. İmamoğlu, “Tabii ki tam da şöyle bir tarife uygun bir yer burası, bu türlü yapınca da ‘sesin çok benziyor’ falan diyorlar, fesuphanallah… nereden nereye diyeyim, bir benzetme daha yapsınlar” diye konuştu.
İmamoğlu, Erdoğan’ın Bilecik Valisi Kemal Kızılkaya’yı azarlamasını Erdoğan’ın taklidini yaparak eleştirmişti.
“İddiayla söylüyorum; İBB olarak, sessiz ve derinden bir ihtilale imza atıyoruz” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Yaptığımız şeyler ve ortaya koyduğumuz idare ideolojisi, bence bütün arkadaşlarımla, hatta paydaşlarımızla, katılımcılarımızla, hatta yalnızca siyasi partimizin mensupları değil, yalnızca ittifakımız olan siyasi partilerin mensupları da değil, bugün tahminen İstanbul’da muhalefet olan öteki parti temsilcileriyle dahi ortak akıl arayışıyla nitelikli, ahlaklı, dürüst, adil bir yönetişim modeliyle ilgili arayış içerisinde olan İstanbul’uz biz. Ve bu kimlik, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin hayal ettiği hoş günlerin bir Ar-Ge’si üzeredir. Yönetişim modeli manasında, bir inovasyon merkezi üzeredir. Her attığımız adımı bu manada atıyor ve onun bir büyük ölçeğini ülkemiz için hayal eder durumdayız. Zati konuya bu türlü bakmadığınız vakit kısır kalırsınız; dünyanın bugünkü gereksinimlerine, bugünkü kuşağın taleplerine ne yazık ki yanıt veremezsiniz. O bakımdan, bunun ismi bir zihniyet ihtilalidir. Lütfen bizi bu tarafıyla takip ediniz.
BU SAATTEN SONRA İSTANBUL’U HİÇ KİMSE ÖZENSİZ YÖNETEMEYECEK: Vatandaşın kente ve mahallî idareye bakış açısını değiştiriyoruz. O denli şeyler yapıyoruz ki bu saatten sonra İstanbul’u hiç kimse özensiz yönetemeyecek. İstanbul’un dinamiklerini, hayatın içindeki bireylerini, insanlarını yok sayarak eskisi üzere keyfi yönetemeyecek. Yanlış işleri yapmaya kalkan yöneticilerin karşısına İstanbullular, her zamankinden çok daha gözü pek bir biçimde çıkacak. ‘Biz doğrusunu gördük. Daha doğrusunu, daha güzelini talep ediyoruz. O işler o denli olmaz’ deyip parmağını yöneticilere gösterecek. Mesela, İstanbul’un milyonlarca metrekarelik yeşil alanlarına göz koyamayacaklar. ‘İmara açarız kıyısından kıyısından’ diye düşünemeyecekler. Zira gördüler ki kent ormanları yıllarca, onlarca yıldır bâtın gizli tutuluyordu. Sanki neden? İşte bu değişimi ortaya koyan bizler, artık İstanbulluların o kent ormanlarında çok hoş anlar, anılar geçirmesine imkan tanıyoruz. İstanbullular, artık bu cins tehditlere müsaade vermeyecek. Mesela, dere yataklarına şu anda 15-16 noktada milyonlarca metrekarelik hayat vadilerini hizmete geçirmeyi başarıyoruz. İşte bu kademeden sonra, uçsuz bucaksız vadileri gören vatandaşlarımız, bu cins alanlarda kurulabilecek hayalleri hissettiler, yaşadılar. Bundan sonra, asla ve asla diğer türlüsüne müsaade etmeyecekler. Buna niyetlenenler, karşısında en güçlü halde karakterli İstanbulluları bulacak.
YANLIŞLARIN KARŞISINDA HER VAKİT İSTANULLULAR DİMDİK AYAKTA DURACAK: Yanlışların karşısında her vakit İstanbullular dimdik ayakta duracak. İşte Haliç Tersanesi’ni bir yandan hayata geçirirken bir yandan kültür sanat odağı yapmak gibi… Yeniden kendi tersanemizde, Paşabahçe Vapuru üzere bu kentin geçmişten bugüne taşınan anılarını, değerli kıssalarını güçlü bir biçimde var etme çabası… Yeniden kendi deniz taksilerimizi o tersanede üretmeye başlamak; İstanbul’un aslında ne kadar kabiliyet alanları olduğunun bir göstergesi. Bundan sonra hiçbir idare, bir alanı, bir mekanizmayı etkisiz hale getirip o alan üzerinden rant elde etmeye yürek edemeyecek. Buna niyetlenenler, karşısında en güçlü biçimde karakterli İstanbulluları bulacak. Yalnızca 3,5 yıl içerisinde İstanbullular, katiyetle argüman ediyorum, o denli hoş şeyler gördüler ve yaşadılar ki İstanbulluları, bu hizmetlerin daha azına ya da daha kalitesizine asla bu müddetten sonra kimse razı edemeyecek.
İSTANBULLULAR DAHA FAZLA KREŞ, YURT, İSTİHDAM OFİSİ VE TARIMA TAKVİYE İSTEYECEK: İstanbullular, artık belediyelerinden daha fazla kreş isteyecek. Geçmişte kreşi ağzına bile alamayan, hatırlayamayan İstanbullular, artık daha fazlasını isteyecek. İstanbullular, artık yalnızca kreş değil, yurtlar isteyecek. Daha evvel bir tek yatak dahi üretememiş İBB, artık 6 bin yatağa hakikat gidiyor, Eylül 2023’te. İstanbul’un takviye nedir bilmeyen çiftçileri, ‘Üretim yapmam için gerekli tohumu senden istiyorum, mazotu senden istiyorum; dayanağım nerede’ diye haykıracak. ‘Birtakım işleri kelamda vakıfların, derneklerin istismarına bırakma. Bizimle bir arada hoş işler üret’ diye, yöneticilerin karşısına çıkacak. İBB’nin vatandaşa iş bulmak üzere bir kaygısı yoktu. Açtığımız Bölgesel İstihdam Ofisleriyle neredeyse 100 bine yakın insanımıza İstanbul’un özel bölümünde iş bulma muvaffakiyetini ortaya koymuş bir mekanizmayı kurduk. Bundan sonra yönetenlere, ‘Söyle bakalım, sen kaç kişinin iş bulmasına, iş bulurken de o işe nazaran meslek edinmesine takviye oldun’ diye şuurlu, rasyonel hesap soracak. Biz, İBB tarihinde -belki üzülecek bir şey ama- birinci sefer üst seviye idare takımlarına, ‘kadın’ demiyorum, ‘kadınları’ hak ettiği bir biçimde atayarak, İBB’yi bir erkek belediyesi değil, kadın-erkek eşitliğinin önde duran bir belediyesi haline getirdik. Bundan sonra bir idarede bayanın eksikliğini gören vatandaşlar, başta bu kentin yiğit bayanları, parmağını gösterip bu türlü hesap soracak.
BİR AVUÇ İNSANI YOLLAYACAĞIZ, AZ KALDI: Beşere hürmet, kente ihtimam anlayışıyla vatandaşın kente ve lokal idareye bakış açısını değiştiren, katiyetle çok özel işler yaptığımıza yürekten inanıyorum. Örneğin, bugün daima birlikte hizmete açacağımız Habitat Yeni Kuşak Hayat Merkezi. Bu cins işler nasıl doğuyor? Şöyle desem inanır mısınız? ‘Ben, akşam düşündüm, sabah da bu türlü yaptım, oldu.’ Değil. Ben, bu kentin yöneticilerine, bu kentin beşerlerine, açık platformlarına güvenerek, kendimi onların zihnine, bilgisine, fikrine emanet ederek, bu alanların var olmasına sebep olan bir yönetişim modeline liderlik ve moderatörlük yapıyorum. Yaptığım bu kadar. Yani zihinleri açık, fikirleri açık ve tıpkı vakitte özgür bir biçimde kendilerini söz ettikleri bir mekanizmayı kurma maharetini ortaya koyduğunuzda, sizi bu derece hoş, bu kadar karakterli ve bu kadar kalıcı hizmetlerle buluşturuyorlar. İşte onun için, bu yeni kuşak ömür merkezi, çok işlevli, çok kaliteli, çok özel bir merkez. Olağanüstü bir çalışma, üretme, öğrenme, hoş vakit geçirme yeri. Umutlanma yeri, yarış yeri. Lakin gerçek yarış, centilmence yarış. Birinin ayağına çelme takarak değil. Seçimi kazanan bir insanın elinden seçimi alarak hiç değil. Ya da milletin iradesini yok sayarak, milletin iradesinin önüne geçip ‘Ben her şeyi yapacak güçteyim’ diyen insanların yeri burası değil. Aslında onlardan bir avuç kaldı. Onları da yollayacağız. Az kaldı inşallah.”
25 YIL BOYUNCA, KAMUYA İLİŞKİN ALANLARIN BİLE RANT ALANINA DÖNÜŞTÜĞÜ BİR İSTANBUL YAŞADIK: İstanbul’da yaşanan o zihniyet ihtilalinin hoş bir özeti niteliğinde burası. 25 yıl boyunca, kamuya ilişkin alanların bile rant alanına dönüştüğü bir İstanbul yaşadık. İstanbul, artık nerede bir kamu toprağı görse ‘Ya burası da ne vakit AVM olacak? Ne vakit öteki bir rezidansa yahut bu usul alana dönüşecek’ demeye başladığı bir İstanbul yaşıyordu. Biz, bunu tam bilakis çevirdik. Kamuya ilişkin alanları vatandaşın kullanımına açmakla yetinmiyoruz. Gereksinim halinde özel kesimde, hele hele kendinize çok özel bir partner bulursanız, onlarla hoş iş birliği yaparsanız çok kıymetli kamu faydasına yerler üretebilirsiniz; örneğidir burası. O bakımdan bu binanın sahibi Tufan (Balkan) Bey’e de ben yürekten teşekkür ediyorum, bizimle akıl birliği, fikir birliği ve gönül birliği yaptığı için. Burası, AVM olarak kullanılan bir yer iken bir anda ortak akılla, ortak seyahatle, yeni jenerasyon bir hayat merkezine dönüştü. Artık artık 500 kişilik kapasiteye ve 25 bin kitaplık dev bir arşive sahip Habitat Kütüphanesi burada var. Yeniden 500 metrekarelik bir stant salonu ve atölye içeren habitat sanat alanı var. 200 kişi kapasiteli iki sahneye sahip habitat sahneleri mevcut. 10 bin metrekarelik alanda yer alan İstanbul Planlama Ajansı ve İstanbul Teknik Üniversitesi Çekirdek Girişimcilik Merkezi’yle çok özel bir statüsü, bu kentin yetenekli gençlerine, teşebbüsçü gençlerine açılacak. Değerli hocam, tıpkı liseden mezun olmaktan gurur duyduğum Gülsün (Sağlamer) Hanım, teşekkür ediyoruz iş birliğine; sağ olun, var olun.
BAĞCILAR MEYDANI’NDAKİ İSTANBUL KİTAPÇISI BİRİNCİ 3’TE: İstanbul Kitapçısı, çok özel bir yer. Sayısını habire artırıyoruz. ‘Ya İstanbullular kitap okur mu, okumaz mı? Satar mı, satmaz mı?’ O denli bir tasamız, ölçümüz yok. Lakin gördük ki Bağcılar’ın meydanına hoş bir kitapçı açarsanız, İstanbul Kitapçıları ortasında Bağcılar Meydanı’ndaki kitapçınız birinci üçe giriyor. Siz, bu memleketin hoş beşerlerine, hangi yöresinde, hangi kentinde, hangi köyünde, hangi mahallesinde ne verirseniz verin, uygun şeyleri alma çabasında olan hoş kalpli insanları var. Bu cennet vatanın hoş evlatları var. Kâfi ki onlara uygun hizmet verin. Onun için ben, her açılan İstanbul Kitapçısı’na farklı bir güzellikle bakıyorum. Yeme içme yerleri olacak. Çok fonksiyonlu ve her gün on binlerce bireye hizmet verecek bir kamusal ömür merkezi. İstanbul’un göbeğindeki bu alana bütün İstanbulluları, sevgili gençleri bekliyorum. Natürel ki tam da şöyle bir tarife uygun bir yer burası, -ben bu türlü yapınca da ‘Sesin çok benziyor’ falan diyorlar, fesuphanallah- nereden nereye diyeyim, bir benzetme daha yapsınlar.
YAŞAM MERKEZLERİNİN SAYISI ÇOĞALACAK: Hayat merkezleri, bölgesel gereksinimlere nazaran, içinde spordan eğitime, sağlıktan istihdama, farklı hizmetleri tek adreste barındıran toplumsal ömür alanları demek. Şişli Habitat Yeni Kuşak Hayat Merkezi’miz, tam da bu pozisyonla işlevlendirildi. Bu çerçevede, bilhassa bu merkez içerisindeki girişimcilik merkezimize bir dikkat daha çekeyim. Burası, İTÜ Arı Teknokent ve İstanbul Planlama Ajansı Çekirdek Girişimcilik Merkezi olacak. Girişimcilik ekosistemine girmek isteyen gençlerin, halihazırda ekosisteminin bir kesimi olan genç girişimcilerin bu alandaki çalışmalarını destekleyecek. ‘300 Günde 300 Proje’ kapsamında, bu türlü özel bir kavramla da buranın süslenmesi, pahalanması beni çok keyifli etmiştir.
ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ: Bütün bu yatırımların, bu hizmetlerin kısa müddet içerisinde gerçekleşmesinin altında yatan şey; liyakate, adalete dayalı, bu milletin o hoş parasını, bütçesini ahlaklı bir biçimde harcayan, münasebetiyle rahmetini artıran bir anlayışla hareket etmemizin karşılığıdır. Gücümüzü milletten alıyoruz. Kendimizi milletimize karşı sorumlu hissediyoruz. Başımız, yalnızca milletimizin karşısında eğilir. Çok net. Bunu herkes bilsin. Kendini milletin üstünde gören hiçbir odağa da -buradan hepinizin huzurunda söylüyorum- asla boyun eğmeyeceğiz. Bu hislerle ve bu kararlılıkla bu merkezin açılmasında emeği geçen bütün işçi dostlarıma, çalışma arkadaşlarıma, mimarımıza, emek ortaya koyan, aklını, fikrini bize katan herkese yürekten teşekkür ediyorum.” (HABER MERKEZİ)
